İmamoğlu Çifti, 8 Mart Etkinliğine Katıldı! Otobüs Şoförü Kadın Olur Mu? Olur. Bal Gibi Oluyor İşte
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, eşi Dr. Dilek Kaya İmamoğlu ile birlikte, Artİstanbul Feshane’de düzenlenen ‘Kadınlar Günü Etkinliği’ne katıldı. Kadının iş hayatındaki yerini güçlendirmenin, kendileri için büyük bir sorumluluk olduğunu belirten İmamoğlu, “Bu anlamda İBB’de, meslek kollarını kadınlara açarak, ülkenin diğer kurum kuruluşlarına da örnek olma gayreti içerisinde olduk. Şöyle ifade edeyim: İşte, ‘Otobüs şoförü kadın olur mu?’ Olur. Bal gibi oluyor işte. İstedik, oldu ve çalışıyorlar ve de başarılılar. Bazısışunu diyebilir: ‘Kadın otobüs şoförlüğü yapmamalı.’ Yapıyor. Bal gibi de yapıyor. Meslekleri kadınlara kapalıymış gibi yaptığınızda, alanı daraltıyorsunuz ve kadınlar o fırsatı yakalayamıyor” dedi. İmamoğlu, İBB’de yönetici ve çalışan oranın da önceki döneme göre yüzde 150 oranında arttığını arttığını açıkladı.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, eşi Dr. Dilek Kaya İmamoğlu ile birlikte, Artİstanbul Feshane’de düzenlenen “Kadınlar Günü Etkinliği”ne katıldı. Etkinlikte İmamoğlu çiftine, CHP Eyüpsultan Belediye Başkan adayı Mithat Bülent Özmen de eşlik etti. Yağmur nedeniyle bahçe bölümünden Artİstanbul Feshane’nin içine taşınan etkinliğe katılan vatandaşlar, İmamoğlu çiftine yoğun ilgi gösterdi. Etkinlik kapsamında konumlandırılan, Bölgesel İstihdam Ofisi ve Yuvamız İstanbul Kreşi alanlarını ziyaret eden İmamoğlu çifti, renkli sohbetler gerçekleştirdi. Oyuncu Derya Baykal’ın moderatörlüğünü yaptığı panele de konuk olan İmamoğlu, burada bir konuşma yaptı.
Yağmurdan dolayı etkinliğin içeri alındığını hatırlatan İmamoğlu şunları söyledi:
“YAĞMURUN BEREKETİ BİZE LAZIM: Ama olsun; yağmurun bereketi bize lazım. Açıkçası seviniyoruz yağmur yağınca. Çünkü toprakların ihtiyacı var, barajlarımızın ihtiyacı var. Her yönüyle mevsimin normalini yaşamak gibi bir özlemimiz var. Mesela bu sene neredeyse kış görmedik. Yani bir kar yağışı yaşamadık. Ama neyse ki yağmurun şiddeti, özellikle barajlarımızı oldukça doyurdu. Bugünkü yağmur da sevindirici. Kadınlar Günü’ne denk geldi bereket. O da ayrı bir güzellik. Bütün kadınların emeğinin karşılığını aldığı bir dünya olsun isterim.
KIRSALDAKİ ROLLER FARKLI, KENTTEKİ ROLLER FARKLI: Annem ve merhum kayınvalidem köy yaşamlarında emekçi kadınlar. Eşim keza, o da bir emekçi kadın. Hem işi hem mesleği hem akademik kariyeri hem çocukları… Bu yönüyle kadınların bu dünyasını gördükten sonra, kadının ürettiğinde ne kadar mutlu olduğunu da biliyorum ve görüyorum. Eksikliği tamamlamak zorundayız. Nedir o eksiklik? Benim özellikle şöyle bir tespitim var: Kırsaldan kente göç ettikten sonra hayatında en ciddi boşluğu yaşayanlar, kadınlar. Kırsaldaki roller farklı, kentteki roller farklı. Öyle olunca da özellikle bu geçiş dönemindeki kadınların, bu anlamdaki sıkıntıları büyük. Yani nasıl çalışacak? Hangi işte çalışacak? Çalışsa mı? Çalışmasa mı? Ama köy hali, kırsal hali öyle değildi. Daha kolay. Herkes bir arada çalışıyordu. Çok anı dinledim, çok insan dinledim. Birçok insanla tanıştık. ‘Eşim çalışıyor, ama ben evden çıkamıyorum. Eve kapandım kaldım. Beş senedir burada oturuyorum, ama sokağımın, caddemin dışında bir yer görmedim’ diyen nice kadın hemşehrilerimle tanıştım.
KADININ İŞ HAYATINDAKİ YERİNİ GÜÇLENDİRMEK SORUMLULUĞUMUZ: Bu anlamda kadının iş hayatındaki yeri güçlenmesi gerekiyor. Bunu yapmaya gayret ediyoruz. Fırsat eşitliğini sağlama gayreti içinde oluyoruz. Bu anlamda meslek kollarını kadınlara açarak İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde, ülkenin diğer kurum kuruluşlarına da örnek olma gayreti içerisinde olduk. Şöyle ifade edeyim: İşte otobüs şoförü kadın olur mu? Olur. Bal gibi oluyor işte. İstedik, oldu ve çalışıyorlar ve de başarılılar. Bazısışunu diyebilir: ‘Kadın otobüs şoförlüğü yapmamalı.’ Yapıyor. Bal gibi de yapıyor. Ya da işte itfaiye… Dün, eşimin İstanbul Vakfı’yla birlikte hazırladıkları programda, itfaiye eri bir kadın, kendini anlattı. İlk kez biz kadın kontenjanı koyduk ve kadın itfaiye erlerimiz oldu. Mükemmel çalışıyorlar yani. Dolayısıyla, meslekleri kadınlara kapalıymış gibi yaptığınızda, alanı daraltıyorsunuz ve kadınlar o fırsatı yakalayamıyor.
İBB’DEKİ KADIN YÖNETİCİ VE ÇALIŞAN SAYISINI YÜZDE 150 ORANINDA ARTIRDIK: İBB’deki kadın yönetici ve çalışan sayısını, önceki döneme göre yüzde 150 oranında artırdıkları bilgisini paylaşan İmamoğlu, bu anlamda özel çaba gösterdiklerine vurgu yaptı. Türkiye’deki kadınların, dünyadaki hemcinslerinden çok önce bazı temel haklara kavuştuğunun altınıçizen İmamoğlu, “100 yıldır bu ülkede, Atatürk Cumhuriyetinde, bu özgürlüğe sahibiz. Bence Cumhuriyetin en önemli karı, kadınlara sağlanan fırsat eşitliğidir. ‘Cumhuriyet denince, birinci duygu nedir’ derseniz, kalbime düşen, zihnime düşen; eşitlik. Bu bağlamda böyle bir ülkedeyiz, ama hala bu sorunu konuşuyoruz. Onun için bunu, hızlıca aşmamız ve çözmemiz lazım. Hiçbir kadının yaşamda iş ile ilgili olsun, sosyal anlamdaki fırsatlar olsun, bunlarııskalamaması lazım” şeklinde konuştu. İBB’deki kadın yönetici ve çalışanlardan oldukça memnun olduğunu dile getiren İmamoğlu, “Çok katkılarını yaşadım. Çok başarılı oldular. Verilen her işi yüksek sadakatle, yüksek bir bağlılıkla ve işi başarma odaklı bir pozisyonla ele alan kadınlarla çalışmanın da gururunu yaşadım.
YAPAMAYACAĞIMIZ HİÇBİR ŞEYİ SİZE VAAT ETMİYORUZ, ETMEYECEĞİZ: Yapamayacağımız hiçbir şeyi, size vaat etmiyoruz, etmeyeceğiz. Bugün sizleri ağırladığımız, misafir ettiğimiz Feshane’nin dönüşüm hikayesi ve içindeki dolu dolu duygular, içindeki kapsayıcılık, içindeki ferahlık, içindeki huzur, içindeki geçmişe olan saygı ama geleceğe ışık tutmak… İşte bizim aslında İstanbul yönetimimizdeki tarzımız bu işte. Yani bizi böyle bilin. Yıkıp, yakıp, yerine başka bir şeyler dikip, hassasiyetleri yok eden bir anlayışın sahibi olmadık, olmayacağız. Buna karşıyız. Biz, tümden toplumun maneviyatını, toplumun yaşam biçimini, toplumun anlayışını, toplumun kültür çeşitliliğini, geleneklerini, göreneklerini, yüksek bir saygıyla karşılayan, her farklı insana da hizmet etmekten geri durmayan bir anlayışı temsil ediyoruz. Ben hep söylüyorum: 16 milyonluk bir şehirdeyiz. İnanınız, bu şehirde bir kişi bile kendisini, örneğin bir farklı kesimi temsil etsek o da bir kişi olsa, onu mutsuz etmişsek, biz belediyeciliğimizi eksik yapmış oluruz. Biliyorsunuz bazı hemşerilerimize, vatandaşlarımıza ‘azınlık’ diye bir tarif kullanılır. Ben, azınlık kelimesini reddediyorum. Hiçbir vatandaşımıza azınlık diyemeyiz.
HEM HELALLEŞİP HEM DE YETKİ İSTİYORUZ: Ben, bu şehrin insanına hayranım. Çeşitliliğine hayranım. Kültürlerine hayranım. İnançlarına saygılıyım. Yaşam biçimlerine saygılıyım. Onların rahatını ve huzurunu sağlamak da benim görevim. Umut ederim, bu görevimi en iyi şekilde yerine getirmişimdir. Seçim sürecinde kendimi şöyle tarifliyorum: Vatandaşlarımızın karşısına çıkınca, bunun adı hem bir helalleşme, helallik istemek gibi hem de bir sonraki 5 yıla da dönük umutlu bir şekilde yol yürüme ve yetki isteme. Hem helalleşip hem de yetki istiyoruz. İnşallah bu süreç, İstanbul’umuz için hayırlı olsun. Umuyorum; bu şehrin bütün insanları, mutlu ve huzurlu olsun. Umuyorum; oy veren, vermeyen herkesin çok keyifli günler yaşadığı bir İstanbul’u hep birlikte var edelim.”